#1  
Alt 08.Ocak.2019, 23:09
BudulgaN BudulgaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 08.Ocak.2019
Mesajlar: 940
Standart Dumlupınar Denizaltısı? Dumlupınar Denizaltısı Ne Zaman Battı? Dumlupınar Denizaltısı Kaç Yılında Battı?

Dumlupınar Denizaltısı? Dumlupınar Denizaltısı Ne Zaman Battı? Dumlupınar Denizaltısı Kaç Yılında Battı?


“Vatan Sağ Olsun!”



Dumlupınar, 1953 yılı… 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece, Dumlupınar denizaltısı Ege'de katıldığı NATO tatbikatından art dönüş yolunda, Çanakkale Boğazı'ndan içeriye giriyordu. Sisli ve rüzgârlı gecede su üstü seyri yapan denizaltının rotası Gölcük'teki Denizaltı Komutanlığı ana üssüydü. Dumlupınar; manevralar boyunca iki gün sualtında kalmış, faik başarı gösteren gemi personeli yerli yabancı tüm komutanların takdirini kazanmıştı.

Yorgun, ama bir o kadar da gururlu 86 denizci, kendilerine yeni bir vazife verilinceye kadar sevgilileri olan denizden ve gemilerinden ayrılıp, eşlerine, ailelerine kavuşmanın heyecanı içerisindeydiler. Ne var ki saatler 02.15 i gösterdiği sırada, Çanakkale Boğazı'ndaki Nara Burnu dönülürken, Türk denizaltıcılık tarihinin belki de en acı kazası yaşandı. Dumlupınar, İsveç bandıralı Naboland Şilebi ile Boğaz ın orta yerinde çarpıştı.

Dumlupınar'ın parçalanan baş bodoslamasından sald?r? eden karanlık sular, baş üstü dikilen koca denizaltıyı 81 denizciyle beraber birkaç dakika içinde yutuverdi. Zıpkın yemiş bir balina gibi acı dolu sesler çıkaran Dumlupınar son dalışını yaparken, çarpışma sırasında nöbet tuttukları köprü üstünden denize düşen 5 denizci hayatta kalmaya çalışıyordu...

Dumlupınar denizatlısının Naboland'la çarpışmasının ardından su üstünde 8 denizci sağ kalmıştı ancak bu sayı kısa bir süre sonra 5'e düştü. 2 gözcü, Er Hüseyin Akış'ın gözleri önünde Naboland'ın pervanesinde parçalanarak can verdi. Bu şoku atlatamadan arkadaşı Astsubay Şaban Mutlu'nun cesedi akıntıyla kucağına geldi. Bu sırada gemi komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Hasan Yumuk ve Üsteğmen Kemal Ünver de dalgalarla boğuşuyorlardı. Hüseyin İnkaya da aka bir gayretle balıkçı teknesi zannettiği ışıklara doğru yüzdü; ancak yanılmıştı…

O günkü teknik ve imkânlarla çok uğraşılmasına rağmen gemiyi ve içindeki 81 kişiyi çıkartmak olas? olmamıştı. O gün için Türkiye nin elinde 91 metre derinlikten bu denizaltıyı çıkartacak imkânlar yoktu. Denizaltı battıktan sonra battığı yerin bulunabilmesi için aşağıdan bir haberleşme şamandırası fırlatmıştı. Bu şamandıranın içinde irtibatı sağlamak için bir de telefon hattı vardı. Şamandırayı bir balıkçı motoru görmüştü. Şamandıranın içinden bir de telefon ve bir yazı çıktı: “Dumlupınar burada battı, kapağı açın ve irtibat kurun! '' .

Günün ilk ışıkları etrafı aydınlattığında, Boğaz'ın 90 metre derinliğindeki soğuk karanlıkta korkunç bir can pazarı yaşanıyordu. Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç torpido bölümündeki 22 denizci sağ kalmayı başarmış, kurtarılmayı bekliyordu.

Facianın üzerinden yaklaşık dört saat geçmişti. Denizaltının yerini belli eden ve kazazedelerle telefon irtibatı sağlamak üzere yüzeye bırakılan denizaltı battı şamandırası balıkçılar tarafından bulunmuştu. Konuşma gemidekilerle bu telefon vasıtası ile yapılıyordu, radyo işte bu konuşmayı veriyordu, kalabalık bunun için toplanmıştı. İlk telefon bağlantısında “Oğlum merak etmeyin... Sizi kurtaracağız... '' .

Herkes ağlıyordu, dakikalar geçiyor kurtarma çalışmaları netice vermiyordu, aşağıdan konuşmalar, ezan ve tekbir sesleri geliyordu, Kurtaran Gemisi kazadan on saat kadar sonra vaka yerine gelmişti ve çalışmalar başlamıştı, akıntı çok kuvvetliydi dalgıçlar 11 dalış yaptılar ve kurtarma halatını denizaltıya bağlamaya çalıştılar. Fakat teknik yetersizdi, en son dalgıç 80 metreye kadar inebildi ve baygın halde yukarı aldılar. 15 saat sonra basınç odasında hayata döndürüldü. Hâlbuki gemiye ulaşmaya daha 11 metre vardı; başarılamadı.

Baba ne olur gitme…"

Berke İnel - Şehit Astsubay Sait Yıldırım'ın kızı: “O gün okula gidecektim. Tam çıkacağım sırada geriye döndüm ve koşa koşa babamın yanına gelip sarıldım. 'Babacığım ne olur gitme. Ben senin gitmeni istemiyorum.' dedim. Bana dönerek 'Gitmem gerek. Bir gün anlayacaksın. Vazife çok kutsaldır ve ben bir askerim gitmem gerek.' dedi. Gidiş o gidiş… '' .

Bütün çabalar sonuçsuz kaldı…

Radyo ve gazeteler vasıtasıyla facia haberleri kısa zamanda tüm yurtta duyuldu. Milli Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı 7. ve son tebliğ ise tüm ümitleri tüketti: “Çanakkale de Nara önünde batan Dumlupınar denizaltı gemisinde kalmış olan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir '' .

İnatla akan sular kazandı…

Kazadan yaklaşık on saat sonra vaka yerine gelen Kurtaran gemisi personeli aşağıdaki arkadaşlarını kurtarmak için aka çaba gösterdi. Ancak daha çalışmanın ilk adımında denizaltının battı şamandırası koparıldı ve Dumlupınar la irtibat kesildi. Çan kılavuz teli olmayan denizatlıya ulaşmak daha da imkânsız bir hal aldı. O anı yaşayanlardan Dalgıç Astsubay Yılmaz Süsen; “Eğer Dumlupınar ın şamandırası kopmasaydı dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki çan telini denizaltının kurtarma kapağına takabilecekti. Ancak şamandıranın teli kurtarma çalışmalarının ilk adımında koptu '' .

Denizcileri kurtarma şansı kalmadı...

Eğer Dumlupınar'ın şamandırası kopmasaydı dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki çan telini denizaltının kurtarma kapağına takabilecekti ama olmadı.

Aşağıdan gelen son sesler:
— Alo Dumlu.
— Evet, Dumlu.
— Ben Üsteğmen Suat.
— Evet, efendim ben Selami
— Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat.
— Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı
sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.
— Kaç kişisiniz orada?
— 22 kişiyiz.
— Diğer dairelerle irtibatınız var mı?
— Yarım saat önce kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi yan?t vermiyorlar.
— Merak etmeyin 'Kurtaran' geldi biz buradayız.
— Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?
— Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra tekrar gelirim.
— Peki efendim...

Denizaltındaki zabit ve astsubay ve erlerin tümüne korkunç gerçek söylendi; kendilerini su yüzüne çıkaramayacaklarını buna imkân olmadığını bildirildi. Artık kendilerine başta söylenen “gerekmedikçe konuşmayın ve sigara içmeyin '' telkininin yerine “konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve isterlerse sigara da içebilirler '' denildi. Bunu duyan kahraman denizcilerimizin son sözleri “Sizler sağ olun! Vatan sağ olsun! '' oldu. O andan itibaren oksijen bitinceye kadar 72 saat hayatta kaldılar ve “Ah, bir ataş ver cigaramı yakayım, sen sallan gel ben boyuna bakayım… '' türküsünü söyleyerek aka bir tevekkülle son nefeslerini verdiler.

Son sözleri “Vatan Sağ Olsun! '' diyerek şehit olan 81 denizcimiz bugün Çanakkale Boğazı nın derinliklerinde sonsuz uykularındalar.

Vatan sağ ve onlara minnettardır, huzur içinde uyusunlar!

‘Dumlupınar ismi uğursuz mu?

1931 yılında hizmete giren İtalyan yapımı 1. Dumlupınar denizaltısı Karadeniz'deki bir tatbikattan dönerken dümeni arızalanmış ve Haydarpaşa'da bir gaz tankeriyle çarpışmıştı. 1950 yılında hizmete giren 2. Dumlupınar S–329 (Ex USS Blower, SS 325); 4 Nisan 1953 tarihinde Nato tatbikatından dönerken, Çanakkale Nara burnunda İsveç bandıralı Naboland gemisiyle çarpıştı ve 81 denizcimizin çelik mezarı oldu. 1972 yılında hizmete giren 3. Dumlupınar S–339 (Ex USS Cayman, SS 323); 1 Eylül 1976 tarihinde Marmara'dan Çanakkale Boğazı'na gireceği sırada Sovyet bandıralı Sızik Vavilov gemisiyle çarpıştı. Denizaltı mucize eseri batmaktan kurtuldu, ancak daha sonra tersanede tamirdeyken yandı. Ve bundan sonra hiçbir gemi veya denizaltına Dumlupınar adı verilmedi.

Dumlupınar denizaltısına batışından 5 yıl sonra bir tecrübe dalışı ile zar zor inilebilmiştir. Kazadan elli yıl sonra gelişen sualtı teknolojisi böylesi zor dalışlar için yeterli gelişmişliğe ulaşmış ve bir belgesel çekimi için ‘Dumlupınar a inilmiştir. 30 Mart 2003 tarihinde Dumlupınar a inen ekip resimler çekmiş ‘Vatan Size Minnettardır yazılı bir ?eref plaketini de gemiye çakmışlardır… Her yıl 4 Nisan da İstanbul, Çanakkale ve Gölcük te Dumlupınar şehitlerini anmak için merasim düzenlenir ve denize yeşil çelenk bırakılır.

Şimdi, “Ah, bir ataş ver cigaramı yakayım… '' türküsünü dinleyerek onları unutmadığımızı bir kez daha gösterelim.
Alıntıdır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:35.

Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.36 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.

 

ankara escort ankara escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort eryaman escort kızılay escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort ankara eskort Antalya Seo tesbih
mersin escort alanya eskort