#1  
Alt 08.Ocak.2019, 23:09
BudulgaN BudulgaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
 
Üyelik tarihi: 08.Ocak.2019
Mesajlar: 940
Standart Istiklal marşı ve tarihçesi

Istiklal marşı ve tarihçesi



Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak



Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!


O benimdir o benim milletimindir ancak!


Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!


Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet bu celâl?


Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.


Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal.


Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım;


Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!


Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.


Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.


Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.


Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.


Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar


'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın;


Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın.


Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın


Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.


Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme tanı!


Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.


Sen şehid oğlusun incitme yazıktır atanı.


Verme dünyâları alsan da bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?


Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ!


Cânı cânânı tüm varımı alsın da Hudâ


Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.


Rûhumun senden İlahî şudur ancak emeli:


Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!


Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-


Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.


O vakit vecd ile bin secde fiyat -varsa- taşım.


Her cerîhamdan İlâhî boşanıp kanlı yaşım;


Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;


O vakit yükselerek arşa değer belki başım!


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!


Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.


Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlâl;


Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet


Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


Mehmet Akif Ersoy


Tarihçe


Bizde bir Millî Marş'a duyulan gereksinim 1920 yılında Erkân-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkân-ı Harbiye Dairesi Maarif Vekâletine ba?vuru ederek millî azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına öneri etti. Maarif Vekâleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile mevzu, bahis hakkında bir yarışma açıldığını tüm yurda duyurdu. Birinciliği kazanacak şaire 500 TL mükâfat verilecekti. Bu devrine göre aka bir miktardır.



Yarışmaya katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekâletine gelmesi gerekiyordu. Gelen şiirler 23 Aralık'tan itibaren Vekâlette kurulmuş bir komisyon tarafından incelenecekti.



Yarışmaya katılım aka oldu. Mecliste devrin pek aka me?hur edibi ve şairi vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi olarak ad yapan Kâzım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı.



Yarışmaya 724 şiir geldi. Ancak bunlardan hiçbiri komisyon tarafından beğenilmedi. Bu arada Mehmet Âkif'in millî bir destan olabilecek bir şiir üzerinde çalıştığı etrafa yayılmıştı. Âkif meclisin celse dışı saatlerinde loş köşelerde Tâcettin Dergâhı'nın uykusuz geçen saatlerinde avucunun içine aldığı ufak kâğıt parçalarına İstiklâl Marşı isimli şiirinin ilk şekillerini karalıyordu. Ancakşiirini yarışmaya katmayacağı da ağızdan ağıza söyleniyordu. Bunun sebebi yarışmaya konan mükâfattı.



Ancak Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok mebus Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmasını hatta Millî Marş'ı onun yazmasını istiyordu. Çünkü Türk'ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği inancı yaygındı.



Nihayet Maarif Vekili Hamdullah Suphi 5 Şubat 1921 tarihinde Âkif'e yazdığı bir mektupta "asil endişenizin îcap ettiği ne varsa hepsini yaparız" diyerek ve nakit meselesini kaldırmayı vaat ederek Âkif'in yarışmaya katılmasını sağlamaya çalıştı. Âkif yakın dostlarının ve bilhassa Balıkesir mebusu Hasan Basri Bey'in ısrarı ile şiirini yarışmaya gönderdi.



TBMM'nin 26 Şubat 1921 tarihli toplantısında Millî Marş konusu ele alındı. Şiirleri incelemek üzere bir komisyon kuruldu. Komisyon 724 şiir arasından 7 şiiri Meclis kürsüsünden okumaya karar verdi.



1 Mart 1921 tarihli Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda Hasan Basri Bey'in bir takriri üzerine şiirlerin okunmasına Âkif'in şiiri ile başlandı. Daha ilk mısra aka bir alkış tufanı ile karşılandı. Şiirin her mısraı yoğun alkış sağnağı ile karşılandı. Nafia Vekili İsmail Fâzıl Paşa'nın isteği kabul edilerek şiir dört kere ve her defası da aka heyecan ve alkışlar arasında okundu. Kalan 6 şiirin okunmasından meclis kararı ile vazgeçildi. Türk'ün irade ve imanını dile getiren şiir bulunmuştu.



12 Mart 1921 tarihli oturumda bu şiirin Millî Marş olarak kabulü oylandı ve kabul edildi.



Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.



İstiklâl Marşı bir milletin millî ve dinî irade ve imanını ebediyyen ayakta tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin mâşerî vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yok gibidir.



İstiklâl Marşı yazıldığı sıralarda Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı. Tarih boyunca devletsiz yaşamamış milletimizin istiklâl ve istikbâli tehlikedeydi. Ülkenin ufukları kap karanlıktı.



İşte Mehmet Âkif'in İstiklâl Marşı ile yükselen sesi yurt semalarında böyle bir zamanda yankılandı.



Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!



Burada korkmak fiili hiçbir vakit ürkmek çekinmek hatta canından dolayı kaygı duymak manalarını taşımaz. Yurt ve istiklâl için milletçe duyulan soylu endişeye bir yan?t ve çıkış yolu teşkil eder.



İstiklâl Marşı milletimizin tarih boyunca bağlandığı ve yaşattığı değerleri baştan sona kadar derin bir şiir örgüsü içinde işler.



Bu değerlerden ilki İstiklâldir. İstiklâl'in sembolü ise Al sancaktır. Al sancak bacası tüten son ocak kalıncaya kadar dalgalanacaktır.



İkinci ve çok mühim his da Hakka tapmaktır. Âkif istiklâlle Allah'a tapma arasında bağ kurar.



Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl



mısraı bunu açık şekilde gösteriyor. Burada Hak kelimesi hak doğruluk değil doğrudan Allah karşılığıdır.



İstiklâl Marşı'nda üzerinde önemle durulan bir başka sosyal değer de hürriyettir.



Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım.



Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!



Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.



Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.



kıt'ası bu fikri mükemmel şekilde dile getiriyor.



Bütün şiirin en heyecanlı bölümü olarak gösterebileceğimiz bu kıt'ada sadece şiirin tonalitesi yükselmez aynı zamanda güzel bir çağrışımla Oğuz Kağan Destanı ile Ergenekon Destanı beraber hatırlanır. Şiir tam bir tarihî derinlik kazanır.




Âkif dördüncü kıt'ada sömürgeci batıya karşı çıkar. Batının maddî medeniyetinin saldırısını iman dolu göğsü ile durdurabileceğini söyler:



Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar



Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var



Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar



"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?



Bu son iki mısraın manası "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar bırak ulusun dursun merak etme o canavar böyle bir imanı boğamaz" şeklindedir.



Bazılarının ulusun kelimesine verdikleri "yücesin" manası yanlıştır. Vurgu son hece üzerinde olacaktır.



Bu kıt'adan devinim ederek Âkif'i uygarl?k düşmanı göstermek isteyenler olmuştur. Oysa Âkifburada sömürgeci batı medeniyetine karşı çıkmaktadır. Asıl metinde uygarl?k kelimesi tırnak içine alınmış ve hususi anlam belirtilmiştir.



İstiklâl Marşı'nın altıncı ve yedinci kıt'aları bilhassa yedinci kıt'anın



Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?



Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan Şühedâ!



mısraları son dokuz asrın Türk tarihinin ve Anadolu coğrafyasının yurt oluş şeklinin ifadesidir.



İstiklâl Marşı'nın dokuz kıt'ası ard arda çeşitli maddî ve manevî değerlerle zenginleşerek gittikçe artan bir frekansla istiklâle yürüyüşü dile getirir. Onuncu kıt'ası ise; daha evvel işaret edilen tüm değer sistemlerini de tekrarlayarak tam bir final mükemmeliyetine ulaşır.



Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!



Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.



Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlâl:



Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;



Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:47.

Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.36 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.

 

ankara escort ankara escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort eryaman escort kızılay escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort ankara eskort Antalya Seo tesbih
mersin escort alanya eskort