PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kedi, Gelincik Ve Yavru Tavşan


Nartanesi
08.Ocak.2019, 22:15
Yavru tavşanındı bu saray.
Bir sabah bayan gelincik
zaptetti onu hemencecik.
Vay kurnaz, vay!
Ev sahibi evde bulunmadığından
kolay oldu bu iş pek kolay.
O gün şafakla çıkıp gitmişti tavşan.
Kırlar kekik kokuyordu, mis gibi kekik.
Bizimki yiyip içip mahzenine döndüğü zaman
gelincik pencereye dayamıştı burnunu.
Tavşan orda görünce onu:
"- Hey, bayan, dedi, çıkınız derhal
baba yadigarı evimden.
Yoksa havadis, bilgi, sal?k yollarım tüm farelere ben.
Cevap verdi sivri burunlu türedi: "-Toprak onu ilk ele geçirenindir," dedi.
Savaşılmaya değerdi doğrusu ya,
Tavşanın bile sürünerek girdiği yuva.
"-Ne garip iş, dedi gelincik, ne garip iş.
Burası bir krallık olsa bile,
Tapusunu şuna, buna,
hatta bana değil de filanca oğlu falanca
tavşana kim vermiş?"
Falanca tavşan söz açtı geleneklerden:
"- Ben, dedi, ben,
kanun kuvvetiyle sahibim bu yere.
Burası babadan oğula kalır kanuna göre.
Böylelikle filandan kaldı falana falandan da kaldı bana.
Sanki 'ele ilk geçirmek' kanunu daha mı iyi?"
Gelincik dedi ki:
"-Uzatmayalım hikayeyi.
Davamızı halletsin, gidip görelim de Samur'u."
Keşiş gibi inzivada yaşayan bir kediydi bu.
Yüzü de gülerdi her zaman.
Evliya gibi bir şey, yağlı, tüylü, şişman.
Karışık işleri halletmekte de uzman.
Teklifi kabul etti tavşan.
İşte ikisi de kürklü beyin karşısındadır.
"-Yaklaşın çocuklarım, yaklaşın, dedi Samur, Artık ihtiyarladık da
sağır oldum biraz sağır."
Yaklaştı ikisi de çekinmeden.
Bizim sofu babalık da tam vaktinde doğruldu, attı iki pençesini derhal davacıları yutup aralarını buldu.
İşte çok kere böyle hakemlik fiyat küçüklere büyükler.