PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dedemin Battaniyesi


Nartanesi
08.Ocak.2019, 22:14
Annem göğe çamaşır asmaya gidiyorum diyerek evden çıkmış bir daha eve dönmemişti.Annem belki de bacadan tütmüştü.Annem belki de yan odada bana uyku dikiyordu.Anlaşılan annem gökteki çamaşırları hala kurutamamıştı hele dedemin fil mendili büyüklüğündeki battaniyesini kurusun diye bekliyorsa annem göğe takılı bir çamaşır şarkısı olarak kalacaktı.Dedemle aynı evde kalıyorduk.O benden üç yaş büyüktü sadece, neredeyse romatizma ilaçlarını biberonla içecekti, kısacası dedem inatçı bir baston kralıydı en önemlisi çocuktu. Bahçemizin karnında iri bir mantar çıkmıştı sadece o mantarla konuşur mantara şarkılar söyler kızdığı vakit bastonuyla mantarın gövdesine vurur ve peyniri biten fareler gibi eve ağlayarak gelirdi.Hayalet gibi sadece belirli günlerde ortaya çıkan halam dedemi ziyarete gelir ucuz ve renksiz küp şekerleri gibi olan dişlerini sıkar kapıları çarparak evden uçardı. Dedem de arkasından ekşi ekşi biriktirdiği limonları fırlatırdı.Bütün isteği battaniyesine kavuşmak ona sarılıp uyumak ve şarkılar söylemekti belki de tüm kızgınlığı bu yüzdendi.Ben kendi kendine büyüyordum bahçedeki mantarda kendi kendine büyüyordu dedem kendi kendine sadece konuşuyordu bunun yanında diline torba geçirmiş gibi tüm limonları şapırtılı ve şupurtulu yiyordu.Bir sabah yanıma geldi gözlerimi bastonuyla açarak;

Ben gidiyorum evlat mantarıma iyi bak onunla konuş olur mu dedi ve kapıya doğru yönelirken ben de,

Nereye diye sordum..

Dedem tekrar sinirlenmişti ayaklarını zıplatarak,

Nereye olacak havaalanına gidiyorum .. Tüm pilotlara soracağım
Battaniyemi gördünüz mü diye.Halan gelirse uçmaya gitti dersin ..

Dedem uçmaya gitti.Hayır hayır bunu size söylemeyecektim halama söyleyecektim.Dedem gitti.Battaniyenin gökte asılı kaldığını düşünüyordu demek.Acaba annem de tüm çamaşırları toplayıp gelir miydi ? Kapı çalıyordu, dedemin gittiğine sevinen bir hal vardı kapıda. Kapı beni çağırıyordu. Kapıyı açtım, musluğa benzeyen burnuyla sinirli sinirli soluk saha halam dedemi soruyordu;

Deden yok mu?

Yok, dedim.Uçmaya gitti.

Bu sırada halam sinirden domates taşıyan kamyonlar gibi hızlıca koşmaya başladı.Ben arkasından birkaç kez güldüm ve içeri girdim. Tek başına kalmıştım.Dedem o gece eve gelmemişti.Bir sürü limon Dedemin gelmesi için sulanmaya başlamışlardı.Dedem gelmezse bu limonları gömecektim çünkü ben limon sevmiyordum hele hele dedemin canlarını çıkardığı bu limonları hiç sevmiyordum.Gökten dedeme benzeyen bastona binmiş başka dedeler geçiyordu sanki. Sonra pervaneli bir battaniyenin üzerinde limon yiyen halam kafasını yıldızlara vurup çıldırıyordu.Bütün bunlar bir oyundu biliyorum bu gece korkmadan uyumak için uydurduğum bir gök oyunu..İçeri girdim ve dedemin yerine yattım limonlar benim oradan kalıp gitmem için ekşi ekşi kokmaya başlamışlardı.Ne yaparlarsa yapsınlar dedemin sineklerin bile konmasını istemediği yatağında bu gece ben yatacaktım.Limonlar bağırmaya başlamışlardı,

Şılap şulup bize dedeni getir...
Şulup şılap bize dedeni getir...
Şapır şupur dedenin yatağından acele kalk.

Hıh hiç umurumda değildi. Ben de onlara;

Beni dinleyin, beni dinleyin diyorum.Dedem battaniyesini aramaya çıktı.Eğer daha çok gürültü ederseniz suyunuzu çıkarır size içiririm
O vakit anlarsınız ne kadar ekşi olduğunuzu ..

Sesleri bitmişti.Sessizliği hiç bu kadar sevmemiştim.Uyumaya koyulmuştum bu gece gülünç rüyalar görmek için oyuncaklarımı ve dedemin takma dişlerini uykumun içine atıvermiştim.Anlaşılan uyumam basit olmayacaktı bu sefer de yataktan dedeme benzeyen sesler gelmeye başlamıştı dö?ek hem sesler çıkarıyor hem de yerinden kalkmaya çalışıyordu bense yataktan neredeyse düşecektim. Sonra düşünmeye başladım dedemin uyuyamamasının sebebi demek bu yatakmış dö?ek bu sefer beni sallamaya başlamıştı dö?ek bana şöyle sesleniyordu:

Hey ufak canavar! kalk üstümden zaten deden ezdi tüm tahtalarımı bu gece kendi kendime şarkılar söyleyerek uyuyacağım. Haydi diyorum yoksa seni dedenin olduğu yere fırlatırım..

Gece horozları ötmeye başlamıştı ben tek başıma bir yatakla konuşuyordum buna inanamıyordum ama yatağa da sinir olmuştum. Dö?ek beni hızlı hızlı sallamaya devam ederken yastık da tek gözünü sonuna kadar açmış bana bakıyordu.Dedemin niye bu kadar garip olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum.Yatağın ardından yastık da kafamı sallamaya başlamıştı limonlarsa gözüme ekşi ekşi sularından fışkırtıyorlardı bu bir savaş mıydı? Hemen toparlandım dedeme çok yalvarmama rağmen bir mum almamıştı bana gece sebep güneş açmıyordu ki kapkaranlık bir odada dedesiz kalmıştım önümü görebilseydim keşke... Kapı kapı çalıyordu kapı tekrar beni çağırıyordu. Kapıya koşarken yere düşmüştüm kafam yatağın altına girmişti kafamı kurtarmaya çalışıyordum ama dö?ek kafamı sıkmaya başlamıştı kapı çalıyordu dö?ek kafamı sıkmaktan vazgeçmiş bu sefer de çevirmeye başlamıştı bu arada çok sevdiğim ama kaybettiğim kalemtraşım da buradaydı yatakla olan kavgamızı kesmek için yanıma koşmuştu kalemtraşım yatağın bir tahtasını tuttu ve sivriltti dö?ek kendisine battı ve yaralandı kendi kendini yaralayan yatağı da ilk kere görmüştüm demek ki kötülük böyleydi sivri ve yaralayıcı dö?ek herhalde ölmüştü oysa onunla iyi anlaşabilirdik demek ki kötülerle anlaşma olamazdı..Tam yatağın altından kafamı kurtarmıştım ki bir tahta kurusu yani kuru böcek ailesi yanıma geldi bana koroyla bir teşekkür şarkısı söylediler,


TAHTA KURULARININ ŞARKISI..
Teşekkürler fena olan her şeyi ortadan kaldıran evlat..

Bu dö?ek rüyalarımıza karışıyordu...
Teşekkürler dedesi giden evlat...
Lay lay lomm..

Yatak ölmüştü sanki her şey daha farklı olmuştu böylece evin duvarları kendilerini boyamaya başladılar yastık kafamı bir gecelik uyumaya ça?r? ediyordu her şey ne kadar tuhaflaşmıştı peki ya mantar pis kokan küf mantarı ne olmuştu dedemin tutunması için kristal bir bastona dönüşmüştü peki dedem bu kristal bastona tutunabilecek miydi? Limonlar birleşip sarı renge dönüştüler ve sulu boyamın sarısına karıştılar ekşi de olsalar onları güneşin açmasına yardımcı olan sarı renk olarak kullanacaktım .Yatak ölünce her şey iyileşir olmuştu.Demek fena olan bir şeyin çevresine etkisi şişman yani iri tekrar bir kötülüktü oh olsun tüm kötülükler ölmeliydi...Bu arada ben beş tane takvim değiştirdim yani çook uzun vakit oldu kristal bastona tutunmasını beklediğim dedem gelmedi halam beni yanına almak istedi musluk burunlu halama belli etmesem de onu seviyordum ama yanında kalamazdım çünkü uyurken ilkokulda ezberlediği tüm şiirleri okuyormuş ben geceleri rahat uyuyabileceğim bir hala bulamayacağım için dedemi hep bekledim.Bahçede gezinirken kristal bastonun üzerinde uyuyakalan bir battaniye gördüm battaniye dedemin sesiyle şarkı söylüyordu;


GELMEYEN DEDEMİN ŞARKISI..

İşim çıktı gelemiyorum evlat...
Gök battaniyesini kaybeden dedelerle dolu......
Limonlarımı göndermişsin güneşe..
Artık limon yemiyorum
Buradaki dedelerle dostluğu oynuyorum...