PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Estergon Kalesi


Nartanesi
08.Ocak.2019, 22:14
Estergon Kalesi
Estergon Kalesi Kanuni Sultan Süleyman'ın Padişahlığı döneminde ve 1543 yılında elimize geçen Estergon Kalesi Sancakbeyli haline getirilerek Budin Beylerbeyliği'ne bağlanmıştı Ancak kalebundan yaklaşık elli yıl sonra Alman Leh Çek ve İtalyanlardan oluşan 80 bin kişilik bir haçlı ordusu tarafından kuşatıldı Bu sırada Estergon Kalesi'nde yalnızca beş bin Türk askeri bulunuyordu Vaziyet gerçekten çok kötüydü ve yardım alma ihtimali de yoktu Düşmanın teslim olma teklifi Estergon muhafızı Siyah Ali Bey tarafından kabul edilmedi Siyah Ali Bey ve yanındakiler "Biz Rumeli gazileriyiz; kelle verir kale vermeyiz!" diyorlardı Bu inancı taşıyan er kişilerin savunduğu kaleyi düşürmek elbette basit olamazdı Nitekim kuşatmanın uzamasıdüşman askerlerini yöneten kumandanları çılgına çevirdi ve askerlerini kırbaçlatmaya başladılar Bu durumu gören Siyah Ali Bey yüksek bir sesle bağırdı: - "Şu mel'un kumandan yere düşürülürse kafir askerlerinin hepsi art dönecektir Kim onu vurursa kendisine dilediği verilecektir!" Bunun üzerine Osman i***li bir yiğit "Ya Allah" diyerek tetiği çekti ve düşman kumandanını yere serdi Ancak ne var ki bu arada kale kumandanı Siyah Ali Bey de şehid oldu O'nun yerine kumandayı o sırada kalede bulunan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa aldı Ancak kalede kıtlık ve susuzluk başladığı için yapılacak çok bir şey yoktu Kalede bulunan tarihçi Peçevi İbrahim Efendi durumu şöyle özetliyordu: - "Sanıç etrafında hararetinin ******inden ıslak mermerleri yalayan ve bir damla su için can veren elsiz - ayaksız yaralıların inlemeleri yürekleri sızlatıyordu" İçerdeki vaziyet gerçekten elem vericiydi Bu arada Yeniçeri askerinin ayaklanması herşeyi alt - üst etti Artık teslim olmaktan başka deva yoktu Aralarında Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'nın da bulunduğu esirler Tuna nehrindeki gemilere bindirilerek Vişegrad'a ***ürüldüler Estergon Kalesi'nin elden çıkması ve orada verilen şehidler tüm milleti yürekten yaraladı ve işte nesilden nesile söylene gelen Estergon türküsü o günlerin hatırasını hâlâ canlı tutuyor: Estergon Kalesi subaşı durak Kemirir içimi bir sinsi firak Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak Akma Tuna akma ben bir dertliyim Yâr peşinde koşar siyah bahtlıyım Estergon Kalesi subaşı hisar Baykuşlar çağırışır bülbüller susar Kâfir bayrağını burcuna asar Akma Tuna akma ben bir dertliyim Bu ateşle yanar siyah bahtlıyım Estergon Kalesi subaşı kale Göklere ser çekmiş burçları hele Biz böyle kaleyi vermezdik ele Akma Tuna akma ben bir dertliyim Estergon'u vermiş siyah bahtlıyım Evet "Kara bahtlılar" Estergon'u gözyaşları içinde düşmana vermişlerdi ama onu art almaya da ahd etmişlerdi Başvezirlik ve kumandanlık görevine tayin edilen Lala Mehmed Paşa kalenin elden çıkışından on yıl sonra bu kere fetih için Estergon önlerindeydi 29 Ağustos 1605 yılı günü başlayan kuşatma bir ay sürdü ve kale 29 Eylül ele geçirildi Artık yaralar sarılmış kaybedilen dosta kavuşulmuştu Estergon Kalesi bundan sonra 78 yıl daha Osmanlı s?n?r boylarının müdafaasını yapan bir mücahid gibi vazife yaptı Kale üstümüzde siyah bulutların dolaşmaya başladığı günlerde 1683 yılında içimizde silinmez hatıralar bırakarak elimizden çıktı ve bizleri boynu bükük bıraktı Onun için biz hâlâ o türküyü söylüyor Estergon'u unutmuyoruz unutamıyoruz: Estergon Kalesi subaşı durak Kemirir içimi bir sinsi firak Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak Akma Tuna akma ben bir dertliyim Yâr peşinde koşar siyah bahtlıyım