PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ecdadımız ve Nezaket


BudulgaN
08.Ocak.2019, 23:08
Selamun Aleyküm..

’’Derler ki, insanda derin bir yaradır köksüzlük.Budur alemde hudutsuz ve hazin öksüzlük..

Meşhur İtalyan yazar Edmondo de Amicis’in İstanbul sokaklarında karşılaştığı bir manzarayı şöyle naklediyor:

’’Şurası bir gerçektir ki,İstanbul’un Türk halkı,Avrupanın en nazik ve en kibar topluluğudur.
İstanbul’un en ıssız sokaklarında bile,bir yabancı için hiçbir hakarete uğramak tehlikesi yoktur.

Hatta namaz vakitlerinde bile camileri dola?mak mümkündür.O vaziyette bir ecnebi,bizim kiliseleri ziyaret eden bir Türk’ün daha çok hürmet ve riayet göreceğinden emin olabilir.Halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun; çok mütecessis ( meraklı ) bir nazara bile rastlant? edilemez.

Kahkaha sesleri gayet nadirdir.Sokakta kavga eden ayal takımı da enderdir.
Kapılardan,pencerelerden,dükkanlardan hiçbir kadın sesi aksetmez.Hiçbir fhuş tezahüründen,hiçbir münasebetsiz hareketten yap?t kol hareketiyle karşıaşmadığınız gibi,luzumsuz lakırdılarla kulaklarınız da rahatsız edilmez.

Halk arasında şarkıdan,kahkahadan,bağırıp çapırmadan yap?t yoktur.Sokakları tıkayarak herkesi rahatsız eden toplanmalar görülmez.’’

Daha bir çok Avrupalı yazarlar Osmanlı nezaketini,güzel ahlakını ve misal yaşayışını dile getirmişlerdir.Ecdadımız Osmanlı kimsenin kusurunu,ayıbını,yüzüne vurmaz,hiçbir kimseyi rencide edecek davranışlarda bulunmazdı.

Yapılan hataları bile hoşgörü anlayışı ile düzeltirdi.Plevne Kalesi fethedildiği vakit Padişahın ganimet hissesi içinde güzel bir altın tas varmış.

’’İç oğlanları’ndan biri bu tası gözüne kestirip el çabukluğu ile başındaki kaidfe takkenin içine yerleştiriverirmiş.

Murad-ı Hüdavendigar her nasılsa işin farkına varmış.Fakat gencin yüzüne vurmayı da nezaketine sığdıramamış.
Haznedarına dönüp işin farkında değilmiş gibi:

’Bu ganimetler için bir tas var idiinice oldu?’ demiş İlave etmiş:

’Şu oğlan seni aldatıp üzmek için başına giymiş git al.’

Ne güzel bir hatayı örtme metodu...
Güzel bir nezakat örneği..

Tenkitlerde bile ayrı nezaketi ancak Osmanlı da görmekteyiz.

İstanbul eski yöneticilerinden Osman Bey,hile yapan esnefa karşı çok acımasızdı.Çarşıya çıktığı vakit dükkanları dolaşır,tavukların kursaklarına kadar her tarafı inceden inceye denetim edermiş.

Şayet tavukların kursağında yem bulamamıssa,tavulcuları falakaya yatırıp dövermiş.

Birgün yolda rastladığı seyyar ve hileci bir tavukcuyu yere yıkmış,tam saya başlayacaği sırada adam söylenmeye başlamış:

’’Tavuğun kursağında yem var mı diye baktın.Bir de sahibinin kursağını yoklasana.’’

Evet,bir Osmanlı ailesinin hane-i saadetindeki misafirlğimiz devam ediyor.Bu evdeki konuşma üslubuna ve muhtevasına baktığımızda da hayret ve hayranlıktan kendimizi alamayız.

Bu ev halkının sohbetlerinde,o sırada konuşan sözünü bitirinceye kadar hayırhane bir dikkatle dinlenir.
Her biri diğerine karşı hürmetle düşüncesini anlat?m eder,söylenen sözler içinde fenalıktan,koğuculuktan,iftiradan ve edebe mugayır mefhumlardan hiibir yap?t bulunmaz.

İnsanların birbirilerine karşı hitapları son radde özenle seçilmiş,gayet nazikane ve pek edibanedir.


’’Cenabınız’’, ’’zat-ı aliniz’’,yahut ’’hazretiniz’’ gibi kelimeler hiç ağızdan düşmez.
Hiçbir vakit ’’ben’’ denilmez,şayet ağızdan yanlışlıkla ’’ben’’ sözü kaçarsa hemen ek edilir. ’’Benliğime lanet’’.

Bunun yerine ’’emrinize amade,kulunuz,duacınız’’ anlamında ’’bendeniz’’ denilirdi.

Bunların yanında sık kullanılan ’’efendim’’ tabiri Osmanlı erkeğinin ve kadınının bir arada konuşurken dikkat ettiği nezaket kaidelerinden biridir.
Osmanlı nezaketi gereği,mutad olarak hep ’’efendim’’ le konuşulur,insana saygılı İtişi,karşınızda ki kişi kim olursa olsun,bir değer verme ifadesi olarak onun efendiliğini kabul eder.

Böyle oluncada konuşmalarda hiçbir istihza,gıybet çirkinlik olmaz.

Öyle bir Ecdadımız var ki her yaşayış tarzı bir edeb.

Selametle.


ForumHatti YÖNETİMİ !