PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Osmanlı da demokrasi var mıydı?


BudulgaN
08.Ocak.2019, 23:08
osmanlı’nın ilk ve orta zamanlarında elbette bu isimde bir sistem yoktu. Zaten o dönemin dünyasında da yoktur.
Tüm Avrupa’ya “monarşi” hâkimdir (şimdi bile İngiltere, İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Belçika ve Danimarka gibi pek çok Avrupa ülkesi monarşi ile yönetiliyor).
Üstelik dönemin Avrupalı monarşilerinde üst sınıfın (asiller), alt sınıfa (halk) tahakkümü, hatta zulmü söz konusudur.Osmanlı’da ise bir “asiller sınıfı” olmadığından kamu katmanları sistematik bir zulüm ve baskı altında değildir.
Her inançtan ve milliyetten insan, “insanca” muamele görmekte, devlet, canlı varlıklara yönelik herhangi bir baskının “kul hakkı” oluşturacağı ve kul hakkının Allah tarafından affedilmeyeceği inancı içinde yönetilmektedir.
Fatih, geleneksel idare anlayışının bir gereği olarak Müslüman olmayanlara inanç, ibadet, kıyafet, seyahat ve ticaret özgürlüğü tanıdığına dair “ferman”, vakit vakit sonraki padişahlar tarafından da tekrarlanmış (Yavuz’un “Kudüs Fermanı” gibi), bu sebeple Osmanlı, hak/hukuk ve özgürlükler açısından Avrupalı çağdaşlarının fersah fersah önüne geçmiştir.
İlk Meclisler, milletin umumi yapısının bir yansıması olarak çeşitli etnik kökenlere mensup temsilcilerden oluşuyordu: 69’u Müslüman, 46’sı gayr-i müslimdi.
Osmanlılarda sivil cemiyet kuruluşları var mıydı?
Tarihçimiz Âşıkpaşazâde’nin ifadesiyle Osmanlı’yı dört öbek kurdu:
Gaziyan-ı Rûm (askerler ki, bahsimizin dışındadır);
Âhiyân-ı Rûm (inanç temelli sivil bir örgütlenmedir);
Bacıyân-ı Rûm (tamamen sivil bir kadın kuruluşudur);
Abdalan-ı Rûm (Horasan Erenleri de denilen tekrar tamamen sivil bir örgütlenmedir).
Bunlara ek olarak, Her esnaf grubunun, günümüzdeki “esnaf odaları”na benzeyen bir örgütlenmesi vardır: Bu örgütlenme biçimine “lonca” denir.
Müslüman ve Müslüman olmayan (ki, sonradan aynı loncalar kurdular) esnafın ustaları muayyen zamanlarda lonca merkezinde toplanıp temsil ettikleri esnafın sorunlarını tartışırlardı.
Daha iyiye nasıl gidilebileceği yolunda dü?ünce alışverişinde bulunurlar, bir takım kararlar alırlardı.Hatta dargın esnafları barıştırır, esnaf arasında çıkan küçük tefek davaları, kadıya havale etmeden hallederlerdi.
Osmanlı halkı “cahil” miydi?
Önce şunu söyleyeyim ki, okuma yazma bilmemek başka, “cahil” olmak başkadır. Ülkemizde nice okuma-yazma bilmez “ârif”lerle nice “profesör” titri taşıyan “cahil”ler var. Efendimiz’in de “ümmi” olduğunu unutmayalım.
Osmanlı’nın eğitim faaliyetini okulla sınırlamak doğru olmaz. Bütün camiler devaml? eğitim kurumudur. Buralarda din ilimlerinin yanı sıra fen ilimleri de öğretilir.
Osmanlı “cahil” bir ulus değil.
Akşamları evlerde Kur’an’ın yanı sıra, Hadis, Mevlid, Ahmediye ve Muhammediye gibi, Efendimiz’i anlatan kitaplar ailece okunur.
Böyle bir millete “cahil” demek “cehalet”in anlamını bilmemek demektir!.
Müslüman nüfusun yüzde doksana yakını Kur’an okumayı bilir.


ForumHatti YÖNETİMİ !